30/05/2015
Dün günlerden Eminönü idi. Hayatımdan ilk defa balık – ekmek olayına bizzat şahit oldum. İstanbul’da gezenti hem de Eminönü’nden çıkmaz ben!!
Ohh tanrım!! Evet ilk defa 🙂 Balık yerim de, ilişkimiz her zaman karşılıklı sevgi saygı çerçevesinde, kesinlikle de denizden çıkacak babam için endişe yaratacak bir durum söz konusu değil. Bir de koku konusunda über hassasım sağolsun her türlü azgın koku migrenimi tetikler. Hal böyle olunca ben sandalların yanına yanaşmayı aklımdan geçirmediğim gibi koku bölgelerini deparla geçerim.
Dün arkadaşım ben severim dedi, açtı, biz de gittik oturduk. Koku şiddetinden mütevellit sandal olamadı – ki aslında o tecrübeyi de bünyem merak etmiyo değil – köprünün altında – Allah’ım bir beyaz Türk’ün kulağına ne kadar korkunç geliyor – kesinlikle alkol olmadığının yemin billah garantisi verilen bir mekana oturduk.
Esnaf tedrisatından geçmiş tüm işletmeler beni büyülüyor. Sen daha girerken biri seni alıyor, oturtuyor, ne yiyeceğini sana söyletmek suretiyle zaten tek verdiği hizmeti sipariş alıyor – ki balık ekmek. Asıl takdir bende bu aşamada başlıyor, servis hızlı, içerisi kalabalık – grup grup insan, garson yine de içeceğe ait detayları unutmuyor – bravo walla!
Fiyatlar tabiki baldan tatlı. Ben bir şey yemedim – içmedim sadece gözlemci olarak katıldım. Arkadaşım zaten konsept müdavimi.
Hahaha amma dağılmışım 🙂 Oradan çıkıp Coffeetopia’ya gittik. Yaşasın doğu – batı sentezi. İskender’i bile bu kadar sentez kendinden eder mi? 🙂
Gittiğimizde içerisi kalabalıktı. İlk kat full dolu, ikinci katta girişte bir tane iki kişilik masa vardı ki o bölge iyice havasız idi. Dedim üst kat (3. kat) açık mı? Değilmiş. Garson kaç kişisiniz dedi, tam da iki kişilik boş masanın önünde “iki” cevabını verdim ama buraya oturmak istemiyorum didim. O da sağolsun ben size üst katı açıyım dedi hiç nazlanmadan ki bu aşamada müşteri memnuniyetinden kendisine 10 numara 5 yıldız verdim.
Yukarıda aile salonomuz etajerleri fiskoslarıyla pencere kenarından sadece şahsımıza açıldı.
Aynı çocuk hızla siparişlerimizi aldı bi çabuk da getirdi.
Yeni bir sipariş sistemine geçmiş işletme, iphone’dan çocuk siparişi girdi, biz boş salona yayılmanın dayanılmaz hafifliğini damarlarımızda endorfin olarak hissetmeye başlamadan ve bittabi garson üç kat aşağı inmeden merkeze ulaştı.
Ben yine cevizli elmalı tarçınlı kekten yedim ve bu sefer burada ilk defa olmak suretiylen latte içtim. Sonuç check. Benim için latte önemli, çeşitli kahveler denemeyi seviyorum ama dönüp dolaşacağım kürkçü tükkanı latte. Burada da latte su bardağı ile geliyor > acep Allah rızası için fincan ile servis eden bir yer var mı? 🙂
Sonuç ben buraya her seferinden daha çok ısınıyorum 🙂
ilk keşif izlenimleri için Duygu’lu coffeetopia keşfi
PS: Görseller konusuna ayrıca çalışcam tez zamanda söz!